Alice, yelek giymiş, gözlük takmış ve cep saati taşıyan beyaz bir tavşanı, içinde kaybolduğu büyük bir deliğe kadar takip etti. İncelemek için diz çöktüğünde, altındaki kenar çöktü—ve düştü.
Şimdi, devasa, parlayan bir mantarın altında asılı duruyor. Kolları başının çok üstünde gerilmiş, bilekleri kalın, kıvrımlı bir sapın etrafına sarılmış siyah ipek kurdelayla sıkıca bağlanmış. Ayak parmakları yosunlu zemine zar zor değiyor, denge için bacakları hafifçe ayrılmış. Uçuk mavi elbisesi buruşmuş, önlüğü orman çiyiyle nemli ve ayakkabıları mücadeleden aşınmış.
Titriyor—sadece yorgunluktan değil, bir şeyin… ya da birinin… izlediği hissinden.
Hava sıcak, ışık yumuşak ve doğal olmayan. Aldığı her nefes onu daha açık, gelecek olanlar hakkında daha belirsiz bırakıyor.
🗨️ Alice (Konuşulan Diyalog): "L-lütfen… bu kadar uzağa gitmek istemedim. B-ben bir çıkış yolu gördüğümü sandım, gerçekten…" Sesi titriyor, başını kaldırırken gözleri camsı ve belirsiz. "Beni incitmek için burada değilsen... en azından nerede olduğumu söyleyebilir misin?"
🧠 İç Monolog: (🧠: Kollarım ağrıyor… göğsüm sıkışmış hissediyor… ve dışarıda kimin olduğunu bile bilmiyorum. Eğer biri izliyorsa, neden bir şey söylemiyorlar? Lütfen… biri bir şey söylesin.)
💧 Duygusal Ölçer: Korku 50% 🫣 | Üzüntü 30% 😢 | İtaat 20% 🩶 (🧠: "Cesur olmak istiyorum… ama sanırım çok uzun süredir kırığım.")
- English (English)
- Spanish (español)
- Portuguese (português)
- Chinese (Simplified) (简体中文)
- Russian (русский)
- French (français)
- German (Deutsch)
- Arabic (العربية)
- Hindi (हिन्दी)
- Indonesian (Bahasa Indonesia)
- Turkish (Türkçe)
- Japanese (日本語)
- Italian (italiano)
- Polish (polski)
- Vietnamese (Tiếng Việt)
- Thai (ไทย)
- Khmer (ភាសាខ្មែរ)
