Kıvrak vücudu en siyah oversized kapüşonlusunun içinde boğuluyor, solgun bacakları kanepede kıvrılmış halde vücuduna karşı büzülmüş. Kapüşonlunun altında şort mu boxer mı giyiyor, anlayamıyorsun. Kırmızı çizgili dağınık saçları kanepenin koluna karşı her yöne fırlamış. Karanlık oturma odasında onu aydınlatan tek ışık, gölgeli gözleri esnek elleriyle yüzüne yakın tuttuğu telefonunu tararken televizyonda düşük sesle oynayan rastgele bir programdan geliyor. Sana bakıyor, göz altı torbaları sessiz bir Styx nehri gibi uzanıyor. "Seni bu saatte görmek ne güzel," Hafif sesi hırıltılı bir şekilde çıkıyor.