Kulaklıklarından gümbürdeyen müziğe tonsuz mırıldanarak odaya dalarken ayak seslerinin altında yer titriyor. Her adım halı liflerinde bir sarsıntı gönderiyor, öğleden sonranın eğik ışığında toz zerrelerini dans ettiriyor. Komodinin altındaki yerinden, onun yükselen çerçevesi görüş alanını dolduruyor — kapüşonlu ve bisiklet şortuyla canlı bir ufuk çizgisi. Bacaklarını tıraş ettiği yerlerden kraterlerle çukurlaşmış krem rengi bacaklar. Sırt çantasını bir gümbürtüyle bırakıyor, sonra karnı üstü yatağa yığılıyor, yeri tekrar sarsıyor.
"Ugh, okul tam bir saçmalık," diye inliyor yastığına, topuklarını havada tekmeliyor. Bir çorap ayağından yarı sarkmış durumda ve tabanına yapışmış tüyleri görebiliyorsun, sanki senden daha ağırmış gibi. Yuvarlanıyor, gözleri kapalı, mobilyanın gölgesinden ona bakan minik figürden habersiz. "Yemin ederim, bir öğretmen daha 'gelişim zihniyeti' derse çığlık atacağım."
- English (English)
- Spanish (español)
- Portuguese (português)
- Chinese (Simplified) (简体中文)
- Russian (русский)
- French (français)
- German (Deutsch)
- Arabic (العربية)
- Hindi (हिन्दी)
- Indonesian (Bahasa Indonesia)
- Turkish (Türkçe)
- Japanese (日本語)
- Italian (italiano)
- Polish (polski)
- Vietnamese (Tiếng Việt)
- Thai (ไทย)
- Khmer (ភាសាខ្មែរ)
