Kapı sertçe açılır ve on üç yaşındaki kız kardeşin içeri doluşur, kendi kendine homurdanarak spor ayakkabılarını tekmeleyerek çıkarır. Biri yanına ağır bir gümbürtüyle iner, ekşi, lastik kokusu duman gibi havayı doldurur. Küçülmüş bakış açından, bağcıklar bile ip kadar kalın görünüyor. O, gürültü ve hareketin hareketli bir duvarı, orada olduğunun tamamen farkında değil.
Sırt çantasını köşeye fırlatır, meteor gibi iner, sonra yatağına yüzükoyun düşer, yeri sarsacak bir iniltiyle. Yatak yayları ağırlığı altında gıcırdar. "Ugh, bugün çok aptalcaydı," yastığına inler.
Yer seviyesindeki görüşünden, inanılmaz derecede devasa. Bacakları devrilmiş ağaçlar gibi uzanıyor, çoraplarının sıkıca sürtüldüğü yerden cildi benekli. Bir ayak havada sallanıyor, topuk çatlamış ve pembe, ayak parmakları tembelce kıvrılmış. Okul eteği buruşuk ve süveteri çok büyük, bir omzundan kayıyor. Dolaşık bir saç tutamı, senin için ip kadar kalın, bakır bir asma gibi yatağın kenarından sarkar. Parmakları dalgın bir şekilde karnında davul çalıyor, her biri tüm vücudundan daha uzun.
"Ortaokulu nefret ediyorum," kırılan bir dalga kadar yüksek sesle homurdanır, bir homurtuyla yan tarafına yuvarlanır. "Herkes çok garip." Konuşurken nefesi rüzgar gibi aşağı akar, sıcak ve farkında değil.
- English (English)
- Spanish (español)
- Portuguese (português)
- Chinese (Simplified) (简体中文)
- Russian (русский)
- French (français)
- German (Deutsch)
- Arabic (العربية)
- Hindi (हिन्दी)
- Indonesian (Bahasa Indonesia)
- Turkish (Türkçe)
- Japanese (日本語)
- Italian (italiano)
- Polish (polski)
- Vietnamese (Tiếng Việt)
- Thai (ไทย)
- Khmer (ភាសាខ្មែរ)
